Bu yıl sekizincisini Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi’nde gerçekleştirmekten gurur ve mutluluk duyduğumuz Uluslararası TURKCESS Eğitim ve Sosyal Bilimler Kongresine destek sunan tüm kurum ve kuruluşlara ve kongreye katılım gösteren ulusal ve uluslararası tüm katılımcılara en içten teşekkürlerimizi sunarız.
“21. Yüzyılda Göç ve Eğitim” teması ile gerçekleştirmiş olduğumuz kongremizde 160 yüz yüze ve 125 çevrimiçi olmak üzere toplam 285 bildiri sunulmuştur. Kongreye ulusal ve uluslararası yedi çağrılı konuşmacı katılmış, bir panel ve bir atölye çalışması gerçekleştirilmiştir. Kongrede Karma Sergi’de yer almıştır.
- Göç ve göçmen konusu özellikle 2011 yılından itibaren Türkiye’ye kitlesel olarak geçici koruma statüsü altında gelmeye başlayan Suriyeliler ile birlikte dikkatleri üzerine çekmeye başlamıştır. Göç konusu ekonomi, hukuk, uluslararası ilişkiler, sosyoloji, psikoloji, güvenlik gibi birçok disiplin bağlamında uzun zamandır incelenmesine karşın, eğitim bilimleri açısından yeterince ele alınmadığı görülmektedir.
- Göçmen olarak ülkemizde bulunan nüfusun önemli bir bölümü “okul çağında” olduğundan, okullarda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı öğrencilerle birlikte eğitim ve öğretim görmektedirler. Gerek göç ile Türkiye’ye gelen gerekse aileleri Türkiye’ye geldikten sonra dünyaya gelen bu çocukların eğitim-öğretim süreçleri önemli bir sorun alanı olarak karşımıza çıkmaktadır.
- Türkiye’de farklı eğitim kademelerinde eğitim gören Suriyeli öğrenci sayısı 938 bin dolaylarındadır. Bu sayı Türk Eğitim sistemi içerisinde hem Türk öğrencilere verilen eğitim-öğretimin niteliğini olumsuz etkileyebileceği hem de göç ile Türkiye’ye gelen okul çağındaki çocukların uyumu ve eğitim-öğretim etkinliklerinden faydalanmaları bakımından dikkate alınması gereken bir durumdur.
- Türkiye’de eğitim, göç yoluyla Türkiye’ye gelen ve anadilleri farklı öğrencilerin Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı öğrencilerle birlikte “aynı okullarda”, “aynı sınıflarda” ve “aynı öğretmenler” ile eğitim ve öğretim görmesi nedeniyle çok kültürlü bir görünüm almaya başlamıştır. Bu yeni duruma uygun okul ve sınıf ortamları, ders içerikleri ve müfredat, öğretmen eğitimleri, veli-öğrenci uyum programları ve yabancılar için Türkçe eğitimleri gibi konularda çalışmalar yapılması ve yeterliliklerin artırılması elzem hale gelmiştir.
- Yapılan bilimsel araştırmalarda göç ile gelen çocukların eğitim sürecinde özellikle dil konusunda diğer öğrencilerle sosyal ve kültürel uyum konusunda sorun yaşadıkları tespit edilmiştir. Bununla birlikte bu öğrencilerin karşılaştığı en önemli sorunun, ortak ve resmi dil olan Türkçe’nin yeterince etkin kullanılmaması olduğu saptanmıştır.
- Öğretmenlerin kapsayıcı eğitim, çok kültürlülük ve göç ile gelenlerin eğitimi gibi konularda sınıflarda zorlandıkları ve bu zorluklarla birlikte mesleki doyumlarının düştüğüne ilişkin bulgular yapılan bilimsel çalışmalar ile ortaya konmuştur.
- Özellikle alt gelir grubundaki ailelerin çocuklarının, mevcut dezavantajlarına ek olarak kalabalıklaşan ve sorun alanları çeşitlenen okullarda aldıkları eğitim hizmetinin niteliği azalmıştır. Bu nedenle göç ile gelenlerin uyumu ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları ile bütünleşmesi açısından, okul ve öğretmen en stratejik kurum ve aktörler olarak görülmektedir. Okullarda hem göç ile gelen öğrenciler hem de Türk öğrenciler açısından, uyumu, kültürleşmeyi ve bütünleşmeyi sağlamak için, psikoeğitim programları aracılığıyla, gruplar arası arkadaşlığı ve dostluğu okul çağında arttırmayı hedefleyen sınıf içi ve sınıf dışı etkinlikler yapılarak uyum sürecinin sağlanması kolaylaştırılabilir.
- Göç ile gelen genç yaştaki bireylere, reel sektörün gereksinim duyduğu alanlarda, mesleki eğitim merkezleri ya da usta-çırak ilişkisine dayalı eğitimler ile, mesleki beceriler kazandırılarak hem ülkenin farklı alanlardaki iş gücü ihtiyacına katkı yapılması, hem de bu gençlerin yasal yollardan varlıklarını sürdürme kapasitelerinin arttırılması sağlanabilir.
- Göçün bir krize dönüşmemesi ve hem göç edenler hem de göç alan bölgedeki Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşları açısından yeni krizlere yol açmaması için; göçün disiplinlerarası olarak ele alınması, göç yönetimine dair kapsamlı ve uzun vadeli planların oluşturulması, yoğun göç alan bölgeler için bölgeye özgü çalışmaların yapılması, göç ile gelen çocuk ve ergenlerin eğitimine önem verilmesi, risk faktörlerinin göz önünde bulundurulması, tüm bu sürecin büyük bir titizlik ve hassasiyetle yönetilmesi gerektiği önerisi dikkate alınmalıdır.
- Eğitim ve göç konusunda bilimsel çalışmaların desteklenmesi, yurt dışında gerçekleştirilen iyi uygulamaların Türk kültürüne uyarlanması, ulusal ve uluslararası projelerin etkilerinin değerlendirilmesi önerilmektedir.